Perşembe, Haziran 30, 2005

 

Yarım tondu 258 kiloya indi

Bir haber,

"Yarım tondu 258 kiloya indi (Güneş, 30.06.2005)
AmerİkalI Patrick Deuel çevresinde yarım tonluk adam olarak anılıyordu ve tam 485 kiloydu. 42 yaşındaki Deuel, sağlık sorunlarının da başlamasıyla Avera McKennan Hastanesi'nde geçen yıl mide küçültme ameliyatı oldu. Bir yıl içinde toplam 258 kilo veren Patrick Deuel artık eski pantolonlarına gülerek bakıyor. Amerikalı şimdi sıkı bir diyet uyguluyor."

Teknolojiyi kullanarak sorunları çözme ne güzel değil mi?

 

Yurt çocukları tiyatrocu oldu

Bir haber,

"Yurt çocukları tiyatrocu oldu (Güneş, 30.06.2005)

Antalya'da SHÇEK'e bağlı Zeytinköy Erkek Yetiştirme Yurdu ve Zübeyde Hanım Çocuk sitesindeki kız çocuklarına tiyatro eğitimi verildi. Tiyatro eğitimlerini tamamlayan 14 çocuk, 2 Temmuz günü Antalya Kültür Merkezi'nde 'Otobüs' adlı oyunu sahneleyecekler. Bülent TATOĞULLARI"

İşe toplumsal sorumluluk, işte gençleri topluma kazandırmak böyle yapılır.

Tebrikler...

 

Kangal Köpeği Festivali

Bir haber,

"Yedinci Kangal Festivali başladı (Güneş, 30.06.2005)

Dünyaca ünlü Kangal köpekleri için Sivas'ın Kangal İlçesi'nde düzenlenen ''Uluslararası Kangal Köpeği Festivali'' öncesi, ilçe girişine yaklaşık 3 Kangal köpeği büyüklüğünde ''Kangal Köpeği'' heykeli dikildi. Kangal köpeklerinin korunması ve tanıtılması amacıyla 1999'dan bu yana düzenlenen ve bu yıl 8-10 Temmuz tarihlerinde 7'ncisi gerçekleştirilecek olan festivalin hazırlıkları sürüyor. (aa)"

Festival işin bahanesi, önemli olan kangal köpeğinin korunması ve tanıtılması.

Ülkemizin her köşesinde bulunan bütün değerleri bu atmosfer içinde korumalıyız.

Pazartesi, Haziran 27, 2005

 

ENFLASYON DÜŞTÜ AMA BU YANSIMIYOR

Bir haber,

"3'e 5 kala kara tablo (Güneş, 28.06.2005)


AKP iktidarının 3'üncü yılının dolmasına 5 ay kala ekonomideki tablo iç açıcı değil

1-En düşük memur maaşı, yeni zamla açlık sınırında
2-Kredi kartlarındaki batık para 1 milyar YTL'ye dayandı
3-Ürünü tarlada kalan çiftçi inliyor, esnaf can çekişiyor

Memur ve emekli maaşları, 1 Temmuz'dan itibaren yüzde 4.1 ile yüzde 6 arasında zamlanıyor. Bu zamla en düşük memur maaşı 31.3 YTL'lik artışla 556.60 YTL'ye çıkacak. Ancak, zamlı maaş bile memuru açlık sınırından kurtarmaya yetmiyor. Son araştırmaya göre sınır 527 YTL oldu.

Bankaların, tahsilatı yapılamadığı için tasfiye kapsamına aldığı tüketici kredisi ve kredi kartı alacakları, yılın ilk 6 ayında yüzde 51 büyüyerek 1 milyar 177 milyon YTL'ye çıktı. Batık kredilerde en büyük kalemi 1 milyar YTL'ye dayanan kredi kartı alacakları oluşturuyor. Batık büyüyor!

Dünyanın en pahalı gübresini, mazotunu, elektriğini kullanan Türk çiftçisi ise son 5 yılda dünyanın en fazla gelir kaybına uğrayan çiftçisi oldu. Geçen yılın gerisine düşen fiyatlar yüzünden ürünü tarlada kalan köylü isyanda. Esnaf da 'düşen' enflasyonun işlere yansımamasından dertli."

İnşallah sıkıntılı bir devreye girmeden bu yılı da atlatıp, enflasyonu daha da kontrol altına alırız. Bu kredi katları borçlarını da yeniden yapılandırmak gerekiyor.

 

Kredi kartı yerine parmak izi

Bir Haber,

"Kredi kartı yerine parmak izi (Haberturk web sitesi, 27.06.2005)
Hızla artan kredi kartı yolsuzluklarına karşı ABD'de geliştirilen yeni harcama sistemi hızla yayılıyor. Ödeme yapmak için nakit ve banka kartını ortadan kaldıran yeni uygulamada müşteri mağazadaki kasaya gelip bir cihaza parmağını gösteriyor. Harcama tutarı hesaptan otomatik olarak düşülüyor. Yeni sistemi şimdiden 2 milyon kişi kullanıyor."

En garantili yöntem.

Hayatı daha da güvenli ve hızlı kılacaktır.

Pazar, Haziran 26, 2005

 

YERLİ MALI YURDUN MALI

Bir haber,

"Kurtuluş yerli malında (Güneş, 27.06.2005)

ATO Başkanı Aygün, 'Çocuğunun işsiz kalmasını istemeyen yabancı değil yerli malı alsın' dedi.

ATO Başkanı Sinan Aygün, yabancı markalı ürünlerin market raflarını istila ettiğini ve ithal ürün tüketimi nedeniyle Türkiye ekonomisinin çıkmaza girdiğini belirtip, 'Çocuğunun işsiz kalmasını istemeyen yerli malı alsın' dedi. Aygün yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye ekonomisinin kurtuluş reçetelerinden birinin ''869'' rakamında gizli olduğunu belirtip, 'Türkiye'nin uluslararası barkod numarasının ''869'' İthal ürünler yerine barkodu ''869'' ile başlayan yerli malı ürünleri satın alın' diye çağrı yaptı.

Memur yarı aç
Her 100 memurdan 43'ü ayda 550-750 milyon lira maaş alıyor. 1.2 milyon memurdan 50 bin 788'i ise açlık sınırındaki maaşla yaşıyor
Memur maaşlarında otomasyona geçilirken 2 milyon memurdan 1 milyon 236 bin 774'ünün özlük bilgileri bilgisayara yüklendi. Bilgiler memurun büyük çoğunluğunun aldığı maaşın yoksulluk sınırının altında olduğunu ortaya koydu. Buna göre, en düşük memur maaşının 525.20 YTL olduğu günümüzde, kayıtlı memurların yüzde 4.11'inin maaşı 550 YTL'nin altında seyrediyor.

KAYITLI MEMUR
Bu şekilde 1 milyon 236 bin devlet memurunun 50 bin 788'i, 525 ile 550 YTL arasında bir maaşla geçim mücadelesi veriyor. Devlet memurlarının çok önemli bir bölümü, orta maaş düzeyinde bulunuyor. Her 100 memurdan 43'ü, ayda 550 ile 750 YTL arasında maaşla çalışıyor. Kayıtlı memurların 530 bin 21'i, ayda 550 ile 750 YTL arasında maaş alanlardan oluşuyor. Söz konusu dilimi, yüzde 28.92'lik oran ile maaşı 750 ile 900 YTL arasında olanlar izliyor. Bu grupta da kayıtlı memurların 357 bin 679'u bulunuyor.

YÜKSEK MAAŞ
Kayıtlı memurların yüzde 10.60'ı, ayda 900 ile 1.000 YTL, yüzde 9.55'i ayda 1.000 ile 1.200 YTL, yüzde 1.86'sı ise ayda 1.200 ile 1.500 YTL arasında maaşla devlete hizmet veriyor. Kayıtlı memurların yüzde 1.11'ini meydana getiren 13 bin 720 devlet memuru da ayda 1.500 ile 2.000 YTL arasında maaş alıyor. Yüzde 0.99'luk grubu oluşturan 12 bin 275 devlet memuruna ise ayda 2.000 YTL'nin üzerinde maaş ödeniyor.


6500 DOLAR
Aygün, tüketim malı ithalatına giden her 6 bin 500 doların Türkiye'de bir kişiyi işsiz bıraktığını belirtti. Amerika'da yabancı ürün satın almanın, ''milyonlarca yurttaşın işini elinden almak, yatırımları baltalamak ve ülkenin çöküşünü hazırlamak'' olarak görüldüğünü ifade eden Aygün, bu anlayışın Türkiye'de de yerleşmesi gerektiğini bildirdi. IMF'den borç alan Türkiye'nin, bu para karşılığında IMF'nin istediği yasaları çıkarmaya zorlandığını da belirten Aygün, ithal ürünlere verilen her kuruşun, ekonomiyi çıkmaz sokağa götürdüğünü, yerli sanayinin bacasını tütmez yaptığını kaydetti. "

 

ÜRETMEDEN TÜKETMEK

Bir haber,

"TRT'de deniz bitti (Güneş, 27.06.2005)

Sişirilmiş kadrolarına maaş ödeyemez hale gelen TRT elindeki tarla, daire gibi gayrimenkulleri satışa çıkardı
ARALARINDA hiç işe gelmeyen yüzlerce müdürün de bulunduğu 9 bin personele, maaş dışında 4 ikramiye, hizmet tazminatı, fazla mesai ödeyen TRT'de beklenen son geldi.

VERİCİLER DE VAR
7 Temmuz'da satılacak olan, Ankara, İstanbul, Antalya, Adana, Van ve Bolu'daki 13 gayrimenkul arasında verici binaları ve tarlalar da var."

Üretmeden tüketmenin sonu iflastır.

Önce üretim sonra paylaşım gelir.

Yoksa elde avuçta hiç bir şey kalmaz.

Bu hayatın her alanında uygulanmalıdır.

Cuma, Haziran 24, 2005

 

VASIFLI İŞÇİ

Bir haber,

"İşsize 50 milyar YTL
MÜSİAD Başkanı Dr. Ömer Bolat, Türkiye'de işsizlik çok olmasına rağmen vasıflı eleman sayısının az olduğunu ifade etti. Bolat, son bir sene içinde 960 bin kişiye istihdam sağlanmasına rağmen, işsiz sayının 2 milyon 750 bin rakamının aşağısına düşmediğini söyledi. Dr. Ömer Bolat işsizliği önlemek için her yıl 50 milyar YTL'lik yatırım yapılması gerektiğini aktardı."

Meslek sahibi insanlar yaratmalıyız.

 

HAKLI TEPKİ KOYMAK

Bir haber,

"İzmir'li sağlıkçılar ebelerine sahip çıktı (Güneş, 25.06.2005)

İzmİr'de ebe Ajda Kayrakçı'nın nöbet çıkışında gasp edilmesini Tepecik Ege Doğumevi Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları protesto ettiler. Çalışanlar, olayın polisin beklediği güzergah üzerinde gerçekleştiğine dikkat çekerek, can güvenliği istediler.Deniz HANCI"

Haklı tepki koymak uygar olmanın göstergesidir.

Helal olsun.

 

BEYİN İLE MEKANİK İŞ

Bir haber,

"İlk 'yarı-biyonik' adam! (Güneş, 25.06.2005)
ABD'de elektrik hattına kazayla dokunarak iki kolunu kaybeden 54 yaşındaki Jesse Sulivan 'dünyanın ilk gerçek yarı-biyonik adamı'' ünvanını elde etti. Sullivan, bugüne kadar tasarlanmış en karmaşık yapay kolları deneyen ilk kişi oldu. Sullivan'ın yapmak istediği her hareketi beyninden giden komutlarla birkaç saniye içinde, 360 derece dönebilen, yapay eline yaptırabiliyor. "

Beyinden giden komutlar iş yapıyor.

Bu haber olayın ispatıdır.

 

HELAL OLSUN ASKERİYEYE

Bir haber,

"Halkın mayın öfkesi (Güneş, 25.06.2005)

Terör destekçİlerİne lanet
Tuncelİ'de karayoluna döşenen mayın taksiyi havaya uçurdu. Taksici Ali Akbayır helikopterle hastaneye götürülürken, hurdaya dönen araç da, terörü ve destekçilerini lanetleyen pankartlar yapıştırılıp teşhir edildi."

Helal olsun askeriyeye...
Bu ülkenin parasın bu ülke için çekinmeden harcayabilenlere helal olsun

Perşembe, Haziran 23, 2005

 

AVRUPA BİZİ NİYE ARASINA ALSIN Kİ

Bir haber,

"Gelirde sonuncuyuz (Güneş, 24.06.2005)

DİE'ye göre, kişi başına gelirde Türkiye AB ülkelerinde son sırada yer alıyor. Gelir düzeyi ise AB'ye göre % 71 daha düşük
DİE'nin yaptığı araştırma gelirle ilgili acı bir gerçeği gözler önüne serdi. AB üyesi 25 ülkede ''kişi başına gelir'' seviyesi 100 olarak kabul edildiğinde, Türkiye 2004 yılında ''29 düzeyi'' ile en alt sırada yer aldı. Böylelikle Türkiye, listede yer alan Avrupa ülkeleri arasında, bu seviye ile ''kişi başına en düşük gelirli'', bir başka deyişle ''kişi başına en yoksul'' ülkesi sıfatını sürdürdü.

2003 YILINDA
Türkiye 2003 yılında da aynı listede, 27 seviyesi ile yine en altta bulunuyordu. En düşük değere sahip Türkiye'de ise kişi başına GSYİH, yine AB 25'e göre yüzde 71 daha düşük oranda. Örneklemede Lüksemburg'da kişi başına GSYİH değeri, Türkiye'nin yaklaşık 7.7 katı olarak belirtiliyor."

Manzara ortada Avrupa'nın her şeyden önce bizi neden almamakta ısrar ettiği gün gibi ortada...

 

Yakınları için okul yaptırdı

Bir haber,

"Yakınları için okul yaptırdı (Güneş, 24.06.2005)

ŞanlIurfa Huzurlu Köyü'nde İsa Yıldırım tümü akrabası olan köydeki çocuklar için okul yaptırdı. Çocukların okul için başka köylere gitmesine üzüldüğünü belirten Yıldırım okulun lojman dahil klima ve bilgisayar donanımını da ihmal etmedi. Okulda 40 öğrenci okuyacak. Müslüm ABACI"

Sevgi nelere kadir değil mi?

Belki de büyük bir burukluk ve özlem de vardır, kim bilir?

Çarşamba, Haziran 22, 2005

 

OTOMOBİL HAYALİ

Bir haber,

"Otomobil birinci (Güneş, 23.06.2005)

DİE'nin verilerine göre trafiğe kaydı yapılan motorlu taşıt sayısı, bu yılın Nisan ayında toplam 81 bin 608 adet oldu. Kaydı yapılan araçlar içinde, yüzde 44.9'luk oranla otomobil ise ilk sırada yer aldı. Söz konusu ayda, 5 bin 984 taşıtın ise trafikten kaydı silindi."

Otomobil demek yeni bir ev demek.
Otomobil demek yeni bir özgürlük demek.
Otomobil demek mutluluk demek.
Otomobil demek özgüven demek.

İnsanımız bu saydıklarımıza o kadar hasret ki, bu konuda o kadar aç ki
bunu doyurmak için harıl harıl çalışıyor.

Yollarda insanlarımız doyana kadar otomobiller çoğalmalıdır.

 

HER İLE ÜNİVERSİTE

Bir haber,

"Profesörsüz Üniversiteler geliyor (Güneş, 23.06.2005)

AKP iktidarının, kurmakta kararlı olduğu 15 yeni üniversite var olan 11 üniversitenin parçalanmasıyla açılacak; yeni üniversitelerinin ikisinde bir tek profesör bile bulunmuyor. Açılması amaçlanan 15 yeni üniversite var olan 11 üniversitenin bölünmesiyle kurulacak."

Her ile üniversite açılması bence çok doğru.
Ülkemizin insanlarının gönlündeki aslanı yeşertmeliyiz.
Türkiyede bütün işler zamanla düzeliyor.
Yeni üniversite demek o ilde bir çok yenilik demektir.
Bizim gibi ülkelerde üniversite gelişmenin motorudur.
Zamanla kadrolar gelişecektir. Göç hep yolda düzelmiştir.
Belki zamanında da bazı yerlere üniversite kurulurken birileri karşı çıkmıştı.
Ama ne olursa olsun bana göre kimse okul kurulmasna karşı çıkmamalı.
Böyle bir düşünce bence mantıklı değil.
Ve bu bir yatırım işidir.
O şehirlerin halkı üniversitesine de sahip çıkacaktır.
Bu arada geçmişi olan üniversiteler de başarılarını bu yeni kurulan ünversitelere aktaracaklardır.

 

ÖSS sil baştan

Bir haber,

"ÖSS sil baştan

YÖK Başkanı Teziç, gelecek yıl yapılacak ÖSS'de tüm lise müfredatından soru sorulacağını açıkladı. (Güneş, 23.06.2005)

YÖK Genel Kurulu toplantısından imam hatip liselerine ÖSS kolaylığı getirecek bir karar çıkmadı. YÖK Başkanı Teziç, ÖSS'ye girişte uygulanan katsayı uygulamasında değişiklik yapılmayacağını, mevcut sistemle devam edileceğini açıkladı.

ALAN SEÇİMİ ÖNEMLİ
Erdoğan Teziç'in açıkladığı formüle göre, genel veya meslek lisesinden mezun öğrenciler kendi alanları ile ilgili fakülte tercihinde bulunduklarında başarı puanları 0.8 ile çarpılacak. Öğrencilerin alanları dışındaki tercihlerinde ise katsayı 0.3 olacak. Teziç, meslek lisesi öğrencilerin mevcut sistemle, dikey geçiş yoluyla sınavsız olarak üniversitelerin iki yıllık ön programlarına girebildiklerine de dikkat çekti. YÖK Başkanı Teziç, ÖSS sorularının Lise 1'inci sınıf müfredatından çıkmasının lise eğitimine zarar verdiğini savundu ve 'bu nedenle artık ÖSS'de Lise 1-2-3 ve 4'üncü sınıf müfredatlarından sorular sorulacak' dedi. Haziran 2006'dan itibaren ÖSS'de çıkacak soruların üçte ikisinin yetenek, kalan üçte birlik kısmın ise bilgiye dayanacağını açıkladı. YÖK tarafından yapılan açıklama eğitim çevreleri tarafından olumsuz karşılandı. Yeni uygulamanın öğrencilerin beklentilerine cevap vermediğini belirten yetkililer ' Öğrencilerin dershanelere yine mahkum olacak' dediler."

Liselerde yaşanan bu anlamsızlık bir son bulacaktır.
Lise 1'den itibaren bütün öğrenciler üniversite sınavına kilitleniyorlardı.
Lise 2 ve 3 es geçiliyordu.
Bir de ülkenin en önemli sorunu olan meslek konusu ıskalanıyordu.
Meslekokullarının sayısı gerçekten artırılmalıdır.
Herkesin 4 yıllık üniversite mezunu olması gerekmiyor.
Ara elemanlara, yetişmiş teknisyenlere çok ihtiyaç var.

 

DOĞU SORUNU

Bir iki haber,

"Doktorlar Doğu'ya marş marş! (Güneş, 23.06.2005)

Doktorların mecburi Doğu hizmeti başladı. Bundan sonra sınavı verip, doktor veya uzman doktor olanlar, Doğu'da 300-600 gün hizmet vermeden, ne kamuda ne de özel sektörde hekimlik yapamayacak.

Çocuk yardımı nüfusu patlattı (Güneş, 23.06.2005)

Muş'a bağlı Mercimekkale Köyü'nde 'Sosyal Riski Azaltma Projesi' kapsamında çocuk başına verilen 15 milyon liralık şartlı yardım, nüfusun patlamasına sebep oldu."

Doğu'ya devlet doğrudan destek yapamıyor.
Bu şekilde zorunlu hizmetlerle işi uzun dönemde halletmek istiyor.
Devlet ekonomik faaliyete Doğuda girmelidir.
Ancak bu şekilde o bölgede kalkınma gerçekleşebilir.

Salı, Haziran 21, 2005

 

72 bin kişiye yeni iş imkanı

Bir haber,

"72 bin kişiye yeni iş imkanı (Güneş, 22.06.2005)

Ocak-mayIs döneminde teşvik belgesine bağlanan yatırımların tutarı, 7 milyar 423 milyon YTL oldu. Teşvikli yatırımlar kapsamında öngörülen istihdam ise yüzde 12 artarak 71 bin 896 kişiye çıktı. Teşvikli yatırımlar kapsamında imalat sektöründe 39 bin, hizmetlerde 28 bin, madencilik sektöründe 2 bin, tarımda 2 bin, enerji sektöründe ise 169 kişilik istihdam yaratılacak."

Demek ki devlet ağırlığını koyunca bazı şeyler oluyormuş.
Demek ki düşünceler isteyince hayata geçiyormuş.
Bu düşünce de AKP'nin dile getirdiği ama uzun zamandır toplumda konuşulan bir şeydi.
İnşallah daha da gelişme olur.

 

DEPREME ÖNLEM

Bir haber,

" İstanbul'a deprem kredisi (Güneş, 22.06.2005)

Dünya Bankası'ndan sağlanan ve İstanbul'da depreme hazırlık amacıyla kullanılacak 310 milyon Avroluk krediye ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı, Resmi Gazete'de yayınlandı. Proje İstanbul İl Özel İdaresi tarafından yürütülecek. Söz konusu kredi ile İstanbul'u, muhtemel büyük bir depreme karşı daha dayanıklı bir şehir haline getirmeyi amaçlayan süreç başlatılacak."

Yıllarca söylenir durur, başımıza bir şey gelmeden hayatta harekete geçmeyiz diye.
İşte harekete de geçiliyormuş deme ki.
Helal olsun.

 

Polisten yorgun sürücüye demli çay

Bir haber,

"Polisten yorgun sürücüye demli çay (Güneş, 22.06.2005)

YOZGAT Emniyet Müdürlüğü'nün başlattığı 'çay molası' uygulaması büyük ilgi görüyor. Uygulama çerçevesinde sabah saat 04.00-07.30 arasında Bölge Trafik istasyonlarında sürücülere çay ve kahve ikram ediliyor. Bu şekilde sürücünün kısa süreli dinlenmesi sağlanıyor. Uykusuz oldukları farkedilenler ise yatakhanelerde misafir ediliyor."

Demek ki demokraside çareler tükenmezmiş.
Her zaman önlem almak mümkünmüş.
Bugüne kadar nice kazalar oldu. Neden birisi çıkıpta bunu düşünmedi ki.
Kazaları azaltmak için yapılan her çabayı ayakta alkışlıyorum.

Cuma, Haziran 17, 2005

 

BAKAN SAYISI

Bir haber,

"Bakan sayımız fazla (Güneş, 17.06.2005)

Erdoğan: İktidara geldiğimizde 38 olan bakanlık sayısını ben dahil 23'e indirdik. 23 bakanlık bile fazla inşallah bunu da azaltacağız.

BaŞbakan Erdoğan, Beyrut'taki Arap Ekonomik Forumu'nda yaptığı konuşmasına katledilen eski Lübnan Başbakanı Refik Harriri'yi anarak başladı. Erdoğan, '15 Şubat'ta vahşice işlenen cinayeti bir tarafa koymamız mümkün değil' diyerek terörün Habil ile Kabil'den bu yana sürdüğünü, dünyanın küreselleşmesiyle terörün de küreselleştiğine işaret etti.

38'den 23'e İNDİRDİK
Konuşmasında iç politika'ya değinen Erdoğan, 'Göreve geldiğimizde Türkiye'de bakan sayısı 38'di, bakkal dükkanı açar gibi bakanlık açmışlar, önüne gelene bakanlık dağıtmışlar, bu bakanlık sayısını ben de dahil olmak üzere 23'e indirdik' diye konuştu. Erdoğan, Amerika'nın 14 bakanla idare edildiğini belirterek, 'Türkiye'de 23 bakanlık bile fazla inşallah bunu da azaltacağız. Çünkü tasarruf yapacaksak burdan başlayacaksınız, önce burdan işi çözmeye başlamak gerekir ve bu adımların atılması lazım' dedi.

KuyularImIz yok
Erdoğan, Türkiye'nin maliye politikasını kararlılıkla gerçekleştirdiğine işaret ederek, 'Türkiye'de daha önce faizini karşılamayan toplam vergi vardı' dedi. Erdoğan, 'Çünkü bizim petrol kuyularımız yok, bizim ağırlıklı gelir kaynağımız vergidir' diye konuştu. Erdoğan, 'Şahsım ve bakan arkadaşlarım adına, yatırım yapmaya gelenlere bazı engellemeler olması durumunda biz devreye gireriz' diye seslenerek, bunları şahsım da bakan arkadaşlarım da bizzat takip etmek zorundadır' diye konuştu."

AKP gerçekten toplumdaki bütün beklentileri satın aldı, karşıladı.
Bu bakanlık sayısı da çok eleştirilmişti.
Bu eleştiriler de karşılıksız kalmadı.

Dürüst olan kimse AKP'nin bu güne kadar yaptıklarını görmemezlikten gelemez.

Laiklik hariç bütün toplumsal beklentilere cevap veriyorlar.

 

3 yıllık dönemde 1.6 milyon kişiye iş

Bir haber,

"3 yıllık dönemde 1.6 milyon kişiye iş (Güneş, 18.06.2005)

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, planlı ve programlı bir şekilde başlatılan reformların devam edeceğini söyledi. Şener, ''Kişi başına gelirin dönem sonunda 5,621 dolara ulaşması, satın alma gücü paritesine göre ise 10 bin doları aşması beklenmektedir. 3 yıllık dönemde toplam 1.6 milyon yeni istihdam öngörülmüştür. 2008 yılında 106 milyar dolarlık ihracat, 147 milyar dolarlık ithalat öngörülmüş' dedi."

AKP İktidarının milli geliri artırdığı ortada.

İşsizlik sorununda da ilerleme kaydedilirse o zaman kimse AKP'nin karşısına çıkamaz.

Perşembe, Haziran 16, 2005

 

Hakim ve savcıya nöbet tazminatı

Bir haber,

"Hakim ve savcıya nöbet tazminatı(Güneş, 17.06.2005)

TBMM Adalet Komisyonu'nda, Hakim ve Savcılar Yasası'nda değişiklik yapılmasına ilişkin tasarı kabul edildi. Buna göre, yüksek mahkeme üyesi, hakim, savcı veya bu meslekten sayılanlar seçimlere katılmaları durumunda artık eski görevlerine dönemeyecekler. Yeni ceza yasalarıyla hakim ve savcılara da nöbet uygulaması başlarken, tasarıyla nöbet tazminatı almaları da düzenlendi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, hakim ve savcılar için nöbet tazminatı miktarının bir ayda ancak 315 milyon liraya ulaşabileceğini söyledi."

Böyle olmalı.

Siyasete girmek isteyen savcılar, siyasete bulaştıktan sonra tekrar göreve
dönmemelidirler. Bu çok doğru bir uygulamadır.

İkinci bir doğru da nöbet sistem ile yargıda hızın artırılması ve çalışanların teşvik edilmesi. Bu da doğru bir uygulamadır.

Aklın yolu bir.

 

GATA SİVİLLERE AÇILIYOR

Bir haber,

"GATA sivillere açılıyor (Güneş, 17.06.2005)

GATA ve Jandarma Genel Komutanlığı hastaneleri dışında kalan askeri hastanelerin sivil hasta kabul etmesini öngören tasarı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen yasaya göre askeri hastaneler, sivil hasta kabul edecek."

Bu AKP'nin bir isteğiydi ve gerçek oluyor.

Atıl kapasite çalışan kurumlardan maksimum fayda sağlamak bu ülke için çok önemli.

O nedenle bu girişimde emeği geçen herkesi kutlamak gerekiyor.

 

ÖSS'ye ERGONOMİK YAKLAŞIMLAR

Bir haber,

"Öğrenci Seçme Stresi! (Güneş, 17.06.2005)

1 milyon 700 bin aday kadar velileri de ÖSS stresi sardı. Bazıları çocuklarının daha başarılı olması için sınıflara klima taktırıyor.

Pazar günü yapılacak üniversite sınavının heyecanı tüm Türkiye'yi sardı. Sınavın rahat ve sorunsuz geçmesi için geniş önlemler alınırken bazı veliler de çocuklarının daha başarılı olabilmesi için çeşitli yöntemlere başvuruyor.

PERDELİK TAKTIRANLAR VAR
Kimisi sınıflara klima taktırıyor kimisi sıraların çocuğunun boyuna uygun olmadığını belirterek özel sandalye ve koltuk getirtmek istiyor. Güneşin sınıflara vuruş açısını dikkate alıp, sınıfların pencelerine perdelik taktırmak isteyenler bile çıkıyor.

POLİSLER SINAVA GÖTÜRECEK
Yetkililer ise ulaşım ve güvenlikle ilgili tedbirlere yoğunlaşmış durumda. Kayseri'de sınava geç kalan adaylar polis otolarıyla sınava girecekleri okullara yetiştirilecek. Ankara'da belediye ek seferler koyarken, İzmir'de ulaşım adaylara ücretsiz olacak.

PAZAR KURULMAYACAK
İstanbul Kadıköy'de Cumartesi akşamı yüksek sesli müzik yayını yapılamayacak, pazar günü de semt pazarlarının kurulmasına izin verilmeyecek. Uymayanlara para cezası verilecek."

Ülkenin imkanları o kadar sınırlı ki, insanlar acayip bir yarış içine girmiş durumda.

Sınavı çocuklarının daha az stresle geçirmesi için, yani daha ergonomik bir ortam için, veliler hiç bir masraftan kaçınmıyorlar.

Çarşamba, Haziran 15, 2005

 

TARIM SİGORTASI

Bir haber,

"

Çiftçinin 100 yıllık rüyası (Güneş, 22.06.2005)

Cumhurİyet tarihiyle birlikte çıkarılması planlanan Tarım Sigortası kanunlaştı. Çiftçinin her türlü doğal afete karşı sigortalanmasını öngören kanunla, sigorta primlerinin bir kısmını devlet bir kısmını da çiftçi ödeyecek. Üreticilerin çeşitli riskler nedeniyle uğrayacağı zararların karşılanmasını sağlamak amacıyla hazırlanan Tarım Sigortaları Yasası Resmi Gazete'de yayımlandı.


Çiftçiler için Tarım Sigortası (Güneş, 16.06.2005)

Çİftçİye müjde...Çiftçilerin, hava koşulları, doğal afetler veya yangın gibi nedenlerle uğrayacağı zararın, sisteme dahil olması halinde, kısmen karşılanmasını öngören Tarım Sigortaları Yasası kabul edildi. Tarım sigortasında, tarım sigortası yaptırmayan çiftçileri yararlanamayacağı kaydedildi."

Herkes sigortalı olmalı.

Sigorta kavrmının yeterince memlekette oturması gerekiyor.

Sigorta insanlara güven, umut ve yaşama sevinci veriyor.

İleri bir adım.

 

2 AYDIR UYUYOR

Bir haber,

"2 aydır uyuyor (Güneş, 16.06.2005)

RUSYA'nın başkenti Moskova'da, ''iki aydır uyuduğu'' belirtilen 18 yaşındaki Oksana Frolova adlı genç kız, doktor ve basının ilgi odağı oldu. Anne Elena Frolova, 15 Nisan'dan beri uyuyan kızının bir büyü yüzünden uyanamadığını söyledi. Kızının ünlü Rus rock şarkıcısı İlya Lugatenko'nun hayranı olduğunu belirten anne, sanatçının evlerine gelip şarkı söylemesi halinde Frolova'nın uyanabileceğini savundu. (aa)"

Eskiden peri masalı vardı uyuyan prenses filan.

Bunlar yoksa eskiden olan şeylermiydi.

Şimdi bunların açıklamasını bilimin yapması gerekiyor.

Eski söylenceler gerçek olabilir.

Hiç bir şeye kapalı durmamak lazım.

Eskiden deniz kızı konusunda da söylence vardı. Bunun da geçenlerde
doğru olduğu gördük.

Salı, Haziran 14, 2005

 

Meslek yüksekokullarına askerlik indirimi

Bir haber,

"Meslek yüksekokullarına askerlik indirimi (Güneş, 15.06.2005)

Meslek yüksekokulu mezunlarına askerlik indirimi sağlanması, 'işletme' kredisi verilmesi ve SSK primi indirimi getirilmesini öngören yasa teklifi yolda. Milli Eğitim Bakanlığı'nca üzerinde çalışılan ve özellikle askerlik indirimine ilişkin olarak Milli Savunma Bakanlığı'nın görüşünün gelmesi beklenen meslek liselerine ve meslek yüksekokullarına yönelik projenin mimarı AKP Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz, konuyu yasa teklifi haline dönüştürdü. Teklifte Meslek yüksekokullu mezunları için askerliğin üçte bir oranında düşürülmesi isteniyor. Özyılmaz, meslek yüksekokullarının üniversite kampüsleri içinde yer alması gerektiğine de dikkat çekerken, böylelikle bu okulda öğrenim gören öğrencilerin kendilerini üniversiteli hissedebileceklerini kaydetti."

Bu olanak insanımıza tanınmalıdır.

Ne kadar çok okunursa o kadar hayatta rahat edileceği düşüncesi pekiştirilmelidir.

Meslek Yüksek okullarından mezun olanlar ile liselerden mezun olanlar arasında az da olsa bir farkın olduğu topluma gösterilmelidir.

Ne yazık ki Meslek Yüksekokullarından mezun olanlar askerliklerini uzun dönem olarak yapmaktadırlar.

Topluma mesaj iyi giderse, bu ülkenin menfaatine olacaktır.

İşte politika da bu şekilde yapılmalıdır.

 

SABİHA GÖKÇEN HAVAALANINI KULLANMAK

Bir haber,

"Sabiha Gökçen'den Ankara'ya (Güneş, 15.06.2005)

THY, Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'ndan başladığı İzmir, Trabzon, Adana ve Antalya seferlerine 20 Haziran'dan itibaren Ankara seferlerini de ekleyeceği bildirildi. THY'den yapılan yazılı açıklamaya göre, hazırlanan tarife uyarınca THY uçakları, pazar dışında her gün Sabiha Gökçen'den saat 08.00'de Ankara'ya, sefer gerçekleştirecek."

Havaalanı gibi büyük bir tesis yapıyorsun ama bunu etkili kullanmıyorsun.

Böyle bir lüksü var mı bu ülkenin.

İnsanımıza en iyi hizmeti vermek zorundayız.

Ülkemizin kaynaklarını etkin kullanmak zorundayız.

 

Otoparkı olmayan bedelini ödeyecek

Bir haber,

"Otoparkı olmayan bedelini ödeyecek (Güneş, 15.06.2005)

Otopark ihtiyacını karşılayamayan binalardan otopark bedeli alınmasını düzenleyen yönetmelik Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğe göre, ticari binalar, işyerleri, konaklama tesisleri ve evler dışında parseli içinde otopark ihtiyacını karşılayamayan yapılar belediye veya valiliğe otopark bedeli ödeyecek."

Ülkemizde ne yazık ki gelişimi ancak bu tarz yaptırımlarla bir noktaya getirebiliyorsunuz.

Yoksa insanlar hiç bir şekilde harekete geçmiyorlar.

 

TURKCELL İLK 15'te

Bir haber,

"Devler listesinde Turkcell 14'üncü (Güneş, 15.06.2005)

Turkcell, dünya bilişim teknolojisi devleri arasında 14. sırada yer aldı. Listeye 14. sıradan giren Turkcell, hissedarlarına en fazla kazandıran şirketler arasında ise 8. gelerek, bu kategoride Apple, Google ve Verisign gibi devlerle beraber ilk 10'da yer aldı. Turkcell Genel Müdürü Muzaffer Akpınar, yaptığı açıklamada, 24.3 milyon abonesiyle sadece Türkiye'nin lider operatörü olmakla kalmayıp, Avrupa'nın ilk 5 GSM operatöründen biri olan Turkcell'in, dünyadaki bilişim teknoloji şirketleri arasında 14. sıraya yükselmiş olmasından Türkiye adına da gurur duyduklarını söyledi. Akpınar, Turkcell'in bugüne kadar sadece Türkiye'de 4.1 milyar dolar yatırım yaptığını kaydetti."

Türk insanının ne kadar yeniliğe, çağdaşlığa açık olduğunun kanıtı bu cep telefonu
teknolojisi ne kadar da güzel gösterdi değil mi?

Tutturunca, yani yerelde başarılı olunca küresel anlamda da başarıyı yakalıyorsunuz.

 

PROJE YARATMAK

Bir haber,

"İşsizlere müjde (Güneş, 15.06.2005)

İş Geliştirme Merkezi işini kurmak isteyenlere eğitim, danışmanlık ve mekan desteği sağlıyor. Yeni projede eğitilen 35 bin işsizden yüzde 80'i ise iş buldu.

ÖzelleŞtİrme İdaresi Başkanlığı'nın (ÖİB) İŞKUR ve KOSGEB ile birlikte yürüttüğü ''Özelleştirme Sosyal Destek Projesi'', 6-8 aylık eğitimle işsizlere, iş bulmanın yanı sıra kendi işlerini kurma olanağı da sağlıyor. Özelleştirme kapsamında olan tüm işletmelerdeki çalışanlar ile İŞKUR'a kayıtlı genel işsizler, projenin hedef kitlesini oluşturuyor. Projenin 355.3 milyon dolar olan toplam bütçesinin 250 milyon dolarlık bölümü Dünya Bankası kredisiyle, 105,3 milyon dolarlık bölümü de Türkiye'den sağlandı. Proje kapsamında 35 bin insanın eğitildiği ve yüzde 80'inin işe yerleştirildiğini bildirdi.

BİZE GELSİN
ÖİB Özelleştirme Sosyal Destek Projesi Proje Uygulama Birimi Koordinatörü Rahmi Aksu, ''Fikri olan, enerjisi olan gelsin. İŞGEM'e giden bir iş fikri varsa gerisi hiç önemli değil. Çünkü önemli olan fikir. Türkiye'de bugüne kadar bu ön plana çıkarılmadı ama fikir ve istek varsa makine, teçhizat alma, ucuz kredi, elektronik pazarlama gibi her türlü destek sağlanıyor'' dedi. Tarsus'ta ilk açtıkları merkezde 50 girişimcinin 400 işçi ile beraber çalıştığını, bazılarının daha 2 yıl önce işsiz oldukları halde bugün Kanada ve Çin'e kadar ihracat yaptıklarını aktaran Rahmi Aksu, ''2 yıl öncesine kadar Tarsus'ta ev kadını olan bayan, şu anda yanında 60'ın üzerinde insan çalıştırıyor, Kanada'ya iç giyimi ihraç ediyor'' dedi."

İşte bu.

Proje yaratabiliyor musunuz?

İnsanların önünü açabiliyor musunuz?

Önemli olan bu.

Pazar, Haziran 12, 2005

 

UYGAR BİR MİLLET OLMAK

Bir haber,

"Anneliğe gerekli özen gösterilmiyor.(Güneş, 13.06.2005)

ÇOCUK sahibi kadın işçiler, işverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle emzirme odası ve kreş hakkından yararlanamıyor. Müfettişlerin hazırladığı rapora göre, emzirme odası oluşturulması gereken 85 işyerinden 42'sinde, kreş açılması gereken 131 işyerinden 70'inde bu kurallara uyulmadığı bildirildi."

Ne yazık ki insana değer vermediğimiz için bir türlü uygarlaşamıyoruz.

Eskiden ağırlıklı kamu sektöründe insanlar daha bir insandı.

Özel sektöre geçince, işler değişti.

Özel sektör kar getirmeyen hiç bir şeye para ödemek istemiyor ama o da yavaş yavaş kurumsallaşınca bazı şeylerin anlamını anlayacaktır.

 

VERGİ AYIBI

Bir haber,

"Odacı bile daha fazla kazanıyor (Güneş, 13.06.2005)

Çok kazandığı bilinen işadamlarının 'Yeşil Kartlık' olduğu ortaya çıktı
MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan'ın 'Vergi kaçaklarını hedef aldık.

Herkes vergisini verecek' sözleri üzerine Maliye harekete geçti ve beyannameli gelir vergisi mükelleflerinin 2004 yılı gelirleri için Mart ayında verdiği 1 milyon 241 bin 653 beyannameyi tek tek inceledi. Bunun sonucunda, bazı İşadamları ile doktor, avukat, kuyumcu gibi meslek gruplarının 2005 yılı gelir vergisi beyanları, ülkede çok kazananlar olarak bilinen bu grubun da adeta ''Yeşil Kartlık'' olduğunu ortaya koydu.

1.2 MİLYON
Gelir vergisi beyanlarına göre, 1.2 milyon mükellefin yıllık ortalama geliri 6.7 bin aylık ortalama kazancı da 561.7 YTL düzeyinde bulunuyor. Aylık gelir, bir gecelik konaklama için vatandaşa 150-200 YTL fatura çıkaran otel sahiplerinde 478 YTL, muayene ücretleri 100-150 YTL arasında değişen doktorlarda 931 YTL, civarında seyrediyor. Halen devletteki bir odacıya ayda 525 YTL maaş ödeniyor. Kamudaki bir genel müdüre de ayda 2 bin 716 YTL maaş ödeniyor. Bu tabloya göre, kuyumcular, ayakkabı imalatçıları, ayakkabı satıcıları, bakkal ve süpermarketler, otel ve moteller, fırınlar, diş hekimleri, mobilyacılar, lokantalar, inşaat malzemesi satanlar, et ve etten mamul madde imalatçıları odacıdan az kazanıyor

ASGARİ ÜCRET
Bunun yanında, asgari ücretin 488.7 YTL olduğu günümüzde, bir asgari ücretli 65 YTL vergi ödüyor. Buna karşılık diş protez ve laboratuvarlarının ödediği aylık gelir vergisi 31, deterjan sanayi ürünlerinin ticaretiyle uğraşanların 40.7, ayakkabı imalatçılarının 64, deriden mamul eşya imal edenlerin 43.6, mobilyacıların 62.7, lokantaların 55, kürkçülerin de 50 YTL'de kalıyor. (aa)"

Bu ayıptan, bu hırsızlıktan artık vazgeçilmelidir.

Bu nezih meslek sahipleri, asgari ücretli çalışanlar kadar olamıyorlar.

Yazık, çok yazık.

Bu gidişe dur demek lazım.

Bu acıya bir son vermek lazım.

 

AVRUPALI BELEDİYE

Bir haber,

"Avrupalı Bahçeşehir! (Güneş, 13.06.2005)

Bahçeşehir Belediyesi, Avrupa Konseyi'nin yerel yönetimlere verdiği ödüllerden biri olan Avrupa Şeref Bayrağı'yla ödüllendirildi...

BahçeŞehİr Belediyesi, Türkiye'de Avrupa Şeref Bayrağı ile ödüllendirilen tek belediye oldu. Bahçeşehir Geleneksel Festivali'nin ilk gününde gerçekleşen törene ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu ile eşi Işın Mumcu da katıldı.

KONUŞMA YAPAMADI
Bahçeşehirliler bu özel güne ellerindeki Türkiye ve AB bayraklarıyla saatler öncesinden hazırlandılar. Bahçeşehir Belediye Başkanı Kemal Aydın konuşma yapmak için sahneye çıktığında ön sıralardaki gençlerin 'En büyük başkanı' tezahüratlarıyla uzun bir süre konuşma yapamadı."

Nezih yerlerin bayrakla onurlandırılması daha önce lokantalarla başlamıştı.

Buna şimdi belediyelerde katıldı.

Ülkemizde güzel şeyler olmaya devam ediyor.

Perşembe, Haziran 09, 2005

 

BÜTÇE FAZLA VERDİ.

Bir haber,

"Hayret bütçe fazla verdi (Güneş, 10.06.2005)

MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, bu yılın Mayıs ayında bütçenin ilk kez 1 milyar 681 milyon YTL ''fazla verdiğini'' açıkladı. Mayıs ayında faiz dışı fazla ise 5 milyar 907 milyon YTL oldu. Unakıtan, sıcak paraya vergi koymayı düşünmediklerini, dalgalı kurun da bu haliyle devam edeceğini bildirdi. Unakıtan, akaryakıt pompalarına yazarkasa takılması konusunda kararlı olduklarını belirtti. Unakıtan, vergi indirimini devam edileceğini ifade etti."

Ya bu hükümet bu para konularını çok iyi biliyor ya da rakamlarla oynanıyor.

Bu son yıllarda duyduğum en heyecanlı haber.

 

MUTLAK DIŞINDA KULLANILAN SU HARAM DEĞİL

Bir haber,

"Haram su içmediler (Güneş, 09.06.2005)

Kaçak su kullananlar 'Haram'dan korktukları için sadece mutfak çeşmesini sayaca bağlamış.

Kocaelİ'nin Dilovası Beldesi'nde yaklaşık 1500 abonenin ayda 1-3 milyon lira gibi düşük fatura ödemesi üzerine ekipler kaçak avına çıktı.

Denetİmlerde kaçak su kullanan yüzlerce abonenin 'Boğazımızdan haram geçmesin' diye sadece mutfak musluklarını sayaca bağladığı görüldü."

Bu nasıl anlayıştır böyle ya.

Demk ki toplumda çarpma çırpma o kadar yoğun ki.

Bu insanlar ikilimde kalmışlar.

Ne yapıp edip bu hırsızlık illetinden kurtulmalıyız.

 

TEK KOLLA : AZMİN ZAFERİ

Bir haber,

"Everest'e tek kolla tırmandı (Güneş, 09.06.2005)

BİR kolu olmayan Avustralyalı dağcı Paul Hockey (39) , ikinci denemesinde Everest'e tırmanmayı başardı. Kemik kanseri yüzünden bir kolunu kaybeden Hockney'in bu tırmanışını, kanser araştırmaları için para toplamak amacıyla yaptığı belirtildi."

İşte azmin bir zaferi daha.

Hayatta azmettikten sonra her şey olabiliyor.

 

Kardeşinin yumurtalığıyla anne oldu!

Bir haber,

"Kardeşinin yumurtalığıyla anne oldu! (Güneş, 09.06.2005)

AMERİKA'da, yapılan yumurtalık naklinin ardından hamile kalan 24 yaşındaki Stephanie Yarber, bebeğini dünyaya getirdi. ABD'de türünün ilk örneği olarak tarihe geçen olay şöyle gerçekleşti; 13 yaşında menopoza girdikten sonra çocuğu olmayan Yarber'a, tek yumurta ikizi Melanie Morgan'nın yumurtalıklarından biri başarıyla nakledildi. İkizinden nakledilen yumurtalıkla hamile kalan Yarber, Anna adını verdiği sağlıklı bir kız çocuğu dünyaya getirdi. "

İşte tıp dünyası bir ilke daha imza attı.

İşte izlemenin ve harekete geçmenin güzel bir örneği daha.

İŞte teknolojiyi, bilgiyi kullanmak buna denir.

 

ÖĞRENCİYE CEPREN TAKİP

Bir haber,

"Öğrenciye cepten takip (Güneş, 09.06.2005)

Turkcell ve Yüce Bilgi Sistemleri işbirliğiyle sunulan MobilOkulNET projesi ile öğretmen, veli ve öğrenciler okul ve eğitimle ilgili birçok bilgiye SMS üzerinden anında ulaşabiliyor. Pilot okullarda uygulanan programla veliler öğrencilerin ders notlarına Turkcell hatlı cep telefonlarından ulaşabiliyor."

Teknolojinin bütün nimetlerini her alanda etkin kullanıp hayatımızı kolaylaştırmalıyız.

Kendimizi güvende hissettirecek bütün gelişmelere açık olmalıyız.

Ne kadar çok teknoloji, kişisel özgürlüğümüzü sınırlamadan hayatımıza girerse o kadar
kendimize boş vakit ayırabilir ve daha da verimli olabiliriz.

Tabii her teknolojinin açığı da vardır, bu açıkları kötüye kullanmak isteyenler de olacaktır. Onlara karşı da uyanık olmalıyız.

 

Bağ-Kur'lu tedavisi

Bir haber,

"Bağ-Kur'lu tedavisi (Güneş, 09.06.2005)

BaĞ-Kur'luların yurt içinde tedavisi mümkün olmayan hastalıkların tedavisi için yurt dışına gönderilmesini sağlayan yasa yürürlüğe girdi. Yeni uygulamada, en az on ay sağlık sigortası primi ödeyen ve prim borcu bulunmayan Bağ-Kur'lu Sağlık Bakanlığı tarafından yetkili kılınan hastanelerden alacağı raporla tedavi için, gerekli görülmesi halinde bir refakatçi ile birlikte yurt dışına gönderilebilecekler."

Bu gerçekten büyük bir eşitsizlik yaratıyordu.

AKP iktidarına da helal olsun bunu gördü ve gerekli adımları attı.

İktidarların işi bu olmalı.

Toplumdaki beklentileri hep karşılayıp liderlik yapmak, toplumun önünü açmak.

AKP iktidara geldikten sonra geçmiş dönemde toplumun önünde ne kadar açmaz varsa,
toplumun önüne ne kadar konular gelmişse bütün hepsinin çözümü yolunda adımlar atıldığı görülmektedir.

Bu nedenle gerçekten AKP iktidarını kutlamak gerekiyor.

Bir de tabii yeni meclise giren üniversite mezununlarının sayılarındaki ciddi artışın da bunda katkısı yatsınamaz bir gerçektir.

 

NEMA'DAN HERKES KAZANDI

Bir haber,

"Nemalardan en çok Ziraat nemalanmış (Güneş, 09.06.2005)

Ziraat Bankası bu yılın ilk 5 ayında 753 trilyon lira net kar etti. Bunun 25 milyon dolarının 1 milyon 461 bin kişiye kullandırılan 'Nema kredilerinden' oluştuğu Genel Müdür Çağlar tarafından açıklandı."

İşte bu ya. Ne cileydi o öyle kuyruklarda beklemek. Bulun işte şöyle güzel bir çözüm
hem millet kazansın hem de devlet.

Ne diyorlardı devlet paranın hepsini bir anda veremezmiş 10 taksitte verecekmiş.

Görüldüğü gibi hepsi de uygun bir çözümle veriliyormuş.

Salı, Haziran 07, 2005

 

AZMİN ZAFERİ

Bir haber,

"İnadına okuma-yazma öğrenip muhtar oldu (Güneş, 08.06.2005)

Kars'a bağlı Başköy'de 28 Mart yerel seçimlerde muhtar seçilen, ancak okuma yazma bilmediği için görevden alınan Fevzi Yıldız, bir yılda okuma yazmayı öğrendi. Geçen pazar günü yapılan ve 4 adayın katıldığı seçimde 410 seçmenden 211'inin oyunu alan Yıldız, tekrar koltuğa oturdu. (aa)"

Azim ettikten sonra her şey olur.

İşte bunun en güzel örneği.

 

BÜYÜK PROJELERE İHTİYAÇ VAR

Bir haber,

"Marmaray balık göçünü ve kazıları bekliyor! (Güneş, 08.06.2005)

2009'da bitirilmesi hedeflenen Marmaray Projesi'nde kanal açma çalışmaları 15 Haziran sonrası başlayacak.

İstanbul'un iki yakasını deniz altından birbirine bağlayacak Marmaray Tüp Geçişi Projesi'nin inşaatı sürüyor. En önemli aşamalardan biri olan tünel açma çalışmaları, arkeolojik kazıların sonuçlarına göre şekillenecek. Şimdiye kadar Yenikapı'da 10 asırlık olduğu sanılan bir gemi, Üsküdar'da 19. yüzyıldan kalma pazar yeri kalıntıları, 11. yüzyıla ait anforalar, çömlek, seramik gibi daha birçok tarihi eser günışığına çıktı.

12 KM'LİK TÜNEL
Deniz altından geçecek ve Ağustos ayında yapımına başlanacak tüplerin imal edileceği havuzların yapımı neredeyse tamamlandı. Tüplerin yerleştirileceği tüneller için de, TBM köstebek makinesinin Türkiye'ye getirilmesi bekleniyor. Söz konusu makine, 12 kilometre uzunluğundaki tüneli bir yandan delecek, bir yandan da zemini 55 cm. kalınlığında betonla kaplayacak. Tüplerin batırılacağı alanda yapılacak kanal açma çalışmaları da, 15 Haziran tarihinde bitecek balık göçünden sonra başlayacak. "

Türkiyede artık daha büyük projelere imza atılması gerekiyor.

Büyük milletler, büyük devletler kendilerini büyük yapılarla ispat etmelidirler.

Bir boğaz Köprüsü, Bir Fatih Sulan Mehmet Köprüsü, Bir GAP Projesi, Bir Metrolar şimdilik bunlar var. Ama yetmez. Bu işler daha da büyütmeliyiz.

Çanakkale boğazına da bir büyük köprü yapmalıyız, Eski Hisar-Yalova hattına da deniz üstünden giden bir köprü yapmalıyız bence.

Daha şimdi aklıma gelmeyen ama ülkenin ihtiyacı olan bütün büyük projeleri yavaş yavaş hayata geçirmeliyiz.

Pazartesi, Haziran 06, 2005

 

AKILLI KARTLAR ve OTOMOTİV

Bir haber,

"Akıllı kart geliyor (Güneş, 07.06.2005)

Kredi kartı sahteciliğinin önüne geçmek için 'çipli kart' çalışmaları hızlandırıldı. 2006 sonunda akıllı kart kullanılmaya başlanacak.

Türkiye'de bankaların, kredi kartı sahteciliği ve kopyalama sorunlarına çok önemli bir çözüm olarak gösterilen çipli kartlara geçiş çalışmalarını hızlandırması, bu kartları üreten firmaların üretimlerini de artırdı.

DEĞİŞECEK
Plastkart Genel Müdürü Ali Yıldız, çipli kartlara geçiş çalışmalarının geçen yıl başladığını, birçok bankanın proje altyapısını tamamladığını ve geçişe hazır duruma geldiğini bildirdi. Yıldız, pazarda 28 milyon adet kredi kartı bulunduğunu, geçiş döneminde bunların tamamının değişeceğini, bu yılın sonuna kadar kredi kartlarının yüzde 60-70, 2006'da ise tamamının akıllı kartlarla yenileceğini öngördüklerini ifade etti.

17 MİLYON DOLAR
Yıldız, önümüzdeki yılın 2. yarısından itibaren de pazardaki 44.5 milyon ATM kartının akıllı karta geçiş çalışmasına başlanacağını söyledi. Yıldız, Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre geçen yıl Türkiye'de 17 milyon dolarlık sahtecilik yapıldığının ortaya çıktığını kaydetti.

Otomotiv tam gaz
Dünya motorlu taşıt üretimi geçen yıl yüzde 5.5 artışla 64 milyon 72 bin adede ulaşırken, üretimini yüzde 54 artırarak 823 binin üzerine çıkaran Türkiye, sıralamada bir basamak daha yükselerek 17'nci oldu. Türkiye'nin geçen yıl motorlu taşıt üretiminde dünya ortalamasının çok üzerinde bir artış kaydettiği ve 6. sırada yer aldığı kaydedildi. "

Ne çıkarsa piyasaya bunun sahtesi de çıkıyor. Kredi kartının da sahtesi çıkarılır mı derseniz, onun bile sahtekarlığını yaptılar. 17 Milyon Dolar ne demek bilebiliyor musunuz Allah aşkına?

Otomotiv konusunda da epey yol alındı. Türkiye yavaş yavaş üretim üssü olmaya başladı. Eskiden araba sahibi olanlar parmakla gösterilirdi, şimdi neredeyse herkeste araba var.

Türkiye'nin ilerlediğinin bir göstergesi bu.

 

TRAFİKTE KAMERA KULLANIMI

Bir haber,

"CEZADAN kaçış yok! (Güneş, 07.06.2005)

Trafik polisleri de artık ABD'li meslektaşları gibi kameralı çalışacak. Her olay anında kayıt edilecek.

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nde görevli 10 ekip otosuna takılan 'Kameralı Takip Sistemi'ni tanıttı. Sistemi araçlarda inceleyen İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah, '190 aracın 10'una kameralı takip sistemini uyguladık. Trafik polislerimiz ceza uygulaması yaparken arabanın ön kaputu üzerinde ceza işlemi yapacaklar' dedi.

TARTIŞMALARA SON
İşlem sırasında vatandaşla memurlar arasında bir anlaşmazlık çıkarsa, kamera anında kayıt edecek. 'Vatandaşların bir şikayeti olduğunda bu kayıtları gösterme imkanımız olacak' diyen Cerrah, 'Bizim polisimize herhangi bir güvensizliğimiz yok. İddiaların asılsız olduğunu ortaya çıkartmak için bu uygulama başlatıldı' şeklinde konuştu.

DIGITAL DEVRİ BAŞLIYOR
Kameralı Takip Sisteminde, kamera, sayısal görüntü kayıt cihazı ve monitör bulunuyor. Araç başına 2 bin Euro'ya mal olan sistemin önümüzdeki günlerde trafik araçlarının tamamına takılacağı bildirildi. Devrim TOSUNOĞLU"

Artık toplumsal tepkiler meyvelerini toplamaya başlıyor.

Toplumda trafik polislerinin rüşvet aldıkları yönünde bir kanaat var, bu bir kaç kez televizyonda da kanıtlanmıştı. Bunun önüne geçilmesi için yönetici polislerin önlem arayışları toplumdaki bu düşünceyi bertaraf etmek isteğidir.

Ayrıca yurt dışında uygulanan ve yurt dışına çıkıp gelenlerin anlattıkları iyi uygulamaların da bize gelmesi ayrıca çok güze.

Tebrik ediyoruz. Çalışmaların devamını diliyoruz.

 

LİSELERE YENİ UYGULAMA

Bir haber,

"LİSEDE DEVRİM (Güneş, 07.06.2005)

Gelecek yıldan itibaren eğitim süresi 4 yıla çıkıyor. Son sınıftaki bitirme sınavını veremeyen ise ÖSS'ye giremeyecek.

Lise eğitim-öğretim sisteminde köklü değişikliğe gidiliyor. Bu konudaki çalışmalar Talim Terbiye Kurulu'nca tamamlandı ve onay için Bakan Çelik'e gönderildi. Çelik'in onaylaması halinde, gelecek eğitim-öğretim yılından itibaren liselerde eğitim-öğretim süresi 4 yıl olacak.

KUYRUKLAR AZALACAK
Uygulama liseye yeni kayıt yaptıracak öğrencileri kapsayacak. Bu çerçevede liselerde bir de bitirme sınavı planlanıyor. ÖSS'ye lise müfredatını kapsayacak bu sınavdan başarılı olanlar girebilecek. Böylece üniversite önündeki kuyrukların biraz olsun azaltılması hedefleniyor.

SERTİFİKA SİSTEMİ
Meslek liselerinde ise sertifika vermeye dayalı bir sistem kuruluyor. Reform paketinden ortaöğretim de nasibini alacak. 6, 7 ve 8. sınıfların müfredatlarının yenilenmesi çalışmaları tamamlandı. Ancak bakanlık yeni müfredatı belli bir takvim çerçevesinde uygulamaya koymayı düşünüyor."

Lise eğitiminin ciddileşmesi üniversiteleri de iyileştirecektir.

Lise eğitiminin 4 yıla çıkarılması laik devlet için de bir kazanımdır.

Lise eğitiminde zorunlu sınav uygulaması üniversite sınavlarına girenlerin sayısını azalttığı gibi aileleri meslek liselerine de sevk edecektir.

Bir meslek sahibi olmanın önemi toplumda yer edinecektir.

Eğer tutarlı olunursa güzel bir uygulama.

Pazar, Haziran 05, 2005

 

HALKI DÜŞÜNMEK

Bir haber,

" Yolcu gemisinde çay 500 bin lira (Güneş, 06.06.2005)

İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş'ye (İDO) devredilen vapurlardaki büfelerin işletmesi, Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Beltur A.Ş'ye geçti. Vapurlara asılan ilanlarda, yolculara, daha kaliteli, daha sağlıklı ve daha uygun fiyatlarla servis yapılacağı belirtilip büfelerde 1 bardak çayın 500 bin lira, nescafenin 1 milyon lira, kola ve gazozun 1 milyon 250 bin lira, meyve suyu ve ayranın 750 bin lira, simitin 500 bin lira, kaşarlı tostun 1 milyon lira ve karışık tostun da 1 milyon 250 bin lira olacağı kaydedildi."

Halka hizmet sunarken bundan azami değil asgari kar elde etmenin yolları aranmalıdır.

 

GAP RÜYASI

Bir haber,

" GAP'ta tehlike çanları (Güneş, 06.06.2005)

ATO'ya göre, 35 yıldır tamamlanamayan GAP projesi, gecikme, tuzlanma erozyon ve kanalizasyon tehditi altında.

ATO tarafından hazırlanan 'Türk Rüyası: GAP' raporunda, Türkiye'nin geleceğini etkileyecek 32 milyar dolarlık projenin ağır aksak ilerlemesinin yanı sıra, bölgenin tuzlanma, erozyon ve kanalizasyon tehdidi altında olduğu belirtildi. ATO'nun raporuna göre, bugüne kadar 16 milyar dolar harcanan projenin bitmesi için 16 milyar dolara daha ihtiyaç bulunuyor. GAP'ın 3.5 milyon insana iş imkanı sağlamasının planlandığı, ancak proje geciktikçe başka illere göçte artışlar yaşandığının altı çizilen rapora göre, bölgenin aldığı göç sayısı 9 bin 449 iken göç verdiği insan sayısı 219 bin 339'i buldu. ATO Başkanı Sinan Aygün ise, 35 yıldır yapımı devam eden projenin yavaş ilerlemesi nedeniyle çok sayıda sorun ortaya çıktığını belirtti.

ZENGİN YABANCI
Aygün 'Türk rüyası GAP, kabusa dönüyor. Gerekli çalışmalar yapılmassa gelecekte GAP zengini yabancılar türeyecek, bölge halkı fakirliğe mahkum kalacaktır' dedi."

Biz Türkler işlere çok hızlı başlıyoruz ama işleri bitimeye gelince iş bir türlü bitmiyor.

Tabii bu GAP meselesi de ülkenin zenginliği ile kabiliyeti ile ilgili ama yine de kaynakları etkin kullanıp, aşama aşama bir sonuca ulaşabilmeliydik.

 

TRAFİK KAZALARI ÖNLENEBİLİR.

Bir haber,

" Türkiye'de ölen oğlu için canavara savaş açtı! (Güneş, 06.06.2005)

Tıpçı oğlunu Türkiye'de kazada kaybeden Amerikalı anne, trafik canavarıyla savaşmak için dünya çapında bir kampanya başlattı.

TIp fakültesinden diplomasını almasına iki hafta kala turist olarak geldiği Türkiye'de trafik kazasında hayatını kaybeden Amerikalı Eron Sobel'in annesi Rochelle Sobel, kurduğu dernekle trafik canavarına karşı mücadele ediyor.

DÜNYA ÇAPINDA
Trafik kazalarının önlenmesi için ABD'de ''Uluslararası Güvenli Yolculuk Derneği''ni kuran Sobel, bu çalışmalarını Türkiye'nin yanı sıra Kenya, İsrail, Meksika ve Mısır gibi ülkelere de taşımış. Genel başkanlığını da yaptığı derneğin amacının, dünyada trafik kazalarını önlemek olduğunu ifade eden Sobel, ''Trafik kazalarının önlenebileceğine inanıyorum. Bunlar aslında kaza değil. İnsan hatası'' diyor. Türkiye'ye karşı bir öfkesi bulunmadığını bildiren Sobel, ''Türkiye'yi tanıyınca böyle bir şey hissetmek imkansız. Türkiye'nin de trafik kazalarıyla başı dertte '' diye konuştu.

ŞOFÖR YORGUNMUŞ
Oğlunun ölümü sonrasında yaşadıklarını anlatan Sobel, şöyle konuştu: ''Kazanın olduğu gün bayram arifesiymiş. Şoför otobüsü çok hızlı kullanıyormuş ve yorgunmuş. Yolcuların ikazını dinlememiş. Kazada kendisi de hayatını kaybetmiş' (aa)"

Her zaman kazaları önlemek mümkündür. Yeterki nedeler iyi analiz edilebilsin.

Bu olayda da sorumsuzluk, ülkenin içinde bulunduğu fakirlik, gelişmemişlik gibi faktörler görülmektedir.

 

SORUMSUZLUK

Bir haber,

"Ambulansta sarhoş kurbanı oldu, (Güneş, 06.06.2005)

Hastaneye yaralı taşıyan ambulansa alkollü sürücünün kullandığı araç çarptı. Yaralı hastaneye yetişemedi.

Antalya Hüsnü Karakaş Mahallesi'nde seyyar satıcılık yapan Vasfettin Yıldırım (36), önceki akşam kimliği belirsiz 2 kişi tarafından 13 yerinden bıçaklandı. Y.'nin cebindeki parayı alan zanlılar kaçtı. Ağır yaralanan Y., ihbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekiplerince hastaneye kaldırılmak üzere ambulansa konuldu.

YOLDA ÖLDÜ
Olay yerinden 500 metre ileride, Yıldırım'ı taşıyan ambulansla Ö.C.'nin kullandığı otomobil çarpıştı. Bunun üzerine, ikinci bir ambulans istendi. Ambulansa alınan Yıldırım, hastaneye götürülürken yolda öldü. Ö.C. kaçtı.

FAZLA KAÇAMADI
Kazadan sonra kaçan otomobil sürücüsü polisin gerçekleştirdiği başarılı bir operasyonla kısa sürede yakalandı. Ö.C'nin 400 promil alkollü olduğu belirlendi. Gözaltına alınan Ö.C.'nin polisteki sorgusu devam ediyor. (İHA)"

İşte bir sorumsuzluk örneği daha.

Bu sorumsuzluklar insanların hayatlarına bile mal oluyor.

Öyle hafife alınacak cinsten değil yani.

Bu konu nasıl çözülür derseniz, toplumda yaratılacak ciddi bir eğitim süreci ile sağlanır derim. Yasalarla, medya ile destklenen bir süreç sonunda bazı gerçekleri topluma kabul ettirecektir sanırım.

Cumartesi, Haziran 04, 2005

 

17 bin çocuk sokakta çalışıyor

Bir haber,

" 17 bin çocuk sokakta çalışıyor. (NTVMSNBC, 04.06.2005)

Türkiye genelinde sokakta yaşayan çocuk sayısı resmi rakamlara göre, bin 500’ün üzerinde. Yaklaşık 17 bin çocuk da sokakta çalışıyor. Madde bağımlısı çocukların sayısı ise 3 bin 500.


NTV
Güncelleme: 14:40 03 Haziran 2005 Cuma Ankara - Sokakta yaşayan ve kapkaç olaylarına karışan çocuklarla mücadele komisyonuna valiliklerden gelen verilere göre, Türkiye genelinde sokakta çalışan çocuk sayısı 16 bin 577.

İstanbul, Gaziantep ve Mersin sokakta çalışan çocukların en çok olduğu iller. Valilik verilerine göre, 29 ilde sokakta çalışan çocuk bulunmuyor.

İstanbul 5206
Gaziantep 2021
Mersin 989
Urfa 592
Yalova 538
Siirt 421

Türkiye genelinde sokakta yaşayan çocuk sayısı ise bin 641. 23 ile ilişkin veri ise yok. Ulaşılan verilere göre sokakta yaşayan çocuklar sıralamasında Antalya, Ankara ve İstanbul ilk üç il olarak sıralanıyor.

Antalya 1098
Ankara 169
İstanbul 204
Bursa 64
Batman 3

Yine valiliklerden gelen verilere göre, Türkiye genelinde 2 bin 550 çocuk madde bağımlısı. Sosyal hizmetler birimlerinden gelen rakamlarla bu sayı, 3 bin 500’e ulaşıyor. Komisyona gelen bilgilere göre, son bir yıl içinde emniyet birimlerine getirilen çocuk sayısının toplamı 85 bini buluyor. Bu çocukların 25 bini sigara olmak üzere, alkol, uyuşturucu ve hap bağımlısı.

42 BİN ÇOCUĞA ULAŞILDI
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Genel Müdürlüğü sokak çocukları ile ilgili olarak 43 merkezde bugüne kadar 41 bin 982 çocuğa ulaştı. Bu çocuklardan hiç okula gitmeyip okula başlatılan çocuk sayısı bin 893, okula devamı sağlanan çocuk sayısı 6 bin 902, ailesinin yanına döndürülen çocuk sayısı 12 bin 12. 468 çocuk işe yerleştirilirken, 7 bin 38 çocuğa da sosyal yardım sağlandı.

Yine komisyona gelen bilgilere göre, hırsızlık suçundan sokak çocukları hakkında 11 bin 346, gasp suçu için bin 700 dava açıldı. Bu veriler, UNICEF ve Avrupa Birliği temsilcilerinin katılımıyla, İstanbul’da 16 Haziran’da yapılacak toplantıda değerlendirilecek."

Bir ülke ki çocuklarına değer vermez o ülke çağdaş ve uygar bir ülke olamaz.

Bu çocuklara sahip çıkılmadığı sürece bu çocuklar istemeyerek de olsa toplumun kanayan yarası olarak topluma bir şekilde yük olacaklardır ileride.

Önmeli olan kendi elimizle bu toplumsal sorunda boğulmamak.

Çocuklarımıza sahip çıkmak.

 

ORMAN YANGINLARI

Bir haber,

" Altı ayda 288 orman yangını (NTVMSNBC WEB SITE, 04.06.2005)
Türkiye genelinde Ocak ayından bu yana 288 orman yangınının çıktığı ve yangınlarda yaklaşık 314 hektar orman alanının zarar gördüğü bildirildi.

AA
Güncelleme: 10:02 01 Haziran 2005 Çarşamba Ankara - En çok orman kaybı normal koru alanlarında yaşandı. 167.9 hektar ormanlık alan ihmal ve dikkatsizliğin kurbanı oldu.

Orman Genel Müdürlüğü Orman Koruma ve Yangınla Mücadele Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre, bu yılın Ocak ayından 30 Mayıs’a kadar Türkiye genelinde 288 orman yangını meydana geldi. Bu yangınlarda 314 hektar orman alanı kül oldu.

189.8 hektar normal koru yangınlardan etkilenirken, zarar gören alanlardan 47 hektarının bozuk baltalık, 39 hektarının bozuk koruluk, 15.8 hektarının bozuk baltalık alan, 20.9 hektarının ise ağaçlandırma sahası olduğu belirlendi.

Orman yangınlarının nedenlerinde 177 yangınla ihmal ve dikkatsizlik başı çekerken, çıkan 36 yangın kasıt, 8 yangın kaza, 14 yangın yıldırım sonucu meydana geldi. 52 yangının ise nedeni belirlenemdi.

2004 yılının ilk 6 aylık döneminde ise 332 orman yangını çıkmış, bu yangınlarda 547 hektar alan zarar görmüştü."

İzlemek yetmez, izlediklerinde eğer zararlı bir gidiş bulunuyorsa bunun önlemini de almak lazım. Gedikleri kapatmak, daraltmak lazım.

Göz göre göre heba olanları seyretmek, izlemek bir yarar sağlamıyor ne yazık ki.

Çünkü orman demek hayat demek.

Çünkü ormanlarımız bizim geleceğimiz. Geleceğimizi karartamayız bile bile.

Cuma, Haziran 03, 2005

 

CİDDİYETSİZLİK

Bir haber,

" Bomba koysalar daha iyiydi! (Güneş, 04.06.2005)

Barut yüklü LPG'li otomobil, sigarayla kaynak yapılınca havaya uçtu Etrafı cehenneme çeviren patlamadan 3 kişi ağır yanıklarla kurtuldu.

BalIkesİr Dursunbey'de av bayiliği yapan Mehmet Yörük (32), dükkanında satmak üzere İzmir'den barut aldı. Yeğeni Neslihan Akbulut'la (19) birlikte dönüşe geçen Yörük, aracın teybi arızalanınca Göksel Yaşaroğlu'na ait (28) tamirhaneye gitti.

SİGARAYLA KAYNAK YAPINCA
Oto elektrikçisi Yaşaroğlu, içinde Neslihan Akbulut'un bulunduğu otomobili kontrol etmeye başladı. Ağzında sigarayla kaynak yapmaya başlayan tamirci, sigara küllerini aracın içindeki barutların üzerine düşürünce otomobil bir anda alev aldı.

AĞIR YANIKLAR OLUŞTU
Genç kız, kendini dışarı atmala başarırken, özel otomobil büyük bir gürültüyle patladı. Patlama sonrası otomobil hurda yığını haline gelirken, tamirci Yaşaroğlu, şoför Yörük ve yeğeni Neslihan Akbulut ağır yaralandı. Mustafa SÜTÇÜOĞLU"

Başımıza ne geliyorsa ciddiyetsizlikten, adam sendecilikten geliyor.

Yazık, çok yazık.

Perşembe, Haziran 02, 2005

 

TÜRK HASTALIKLARI

Internette bir mail dolaşır.

01-kardan adama tekme atma veya bozmaya calisma hastaligi,
02-yeni atilmis bir betona basma ve isim yazma hastaligi,
03-gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, biyik ve gözlük yapma hastaligi,
04-en iyi arabayi ben kullaniyorum zannetme hastaligi,
05-kar topunun içine buz koyma hastaligi,
06-cep telefonu kullaniminin yasak oldugu ortamlarda illede görüsme yapma hastaligi,
07-belediyenin duraklara koydugu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastaligi,
08-kumsalda deve güresi yapma hastaligi,
09-sahin marka arabayi, dogan görünümlü yapma hastaligi,
10-agaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim bas harfi kazima hastaligi,
11-derslerini çalisip sinifini geçenleri inek sanma hastaligi,
12-meslegimizdeki ünvanimizi ıngilizce olarak söyleme hastaligi,
13-tiki olan insanlarin tikleri ile ugrasma hastaligi,
14-ıskambil kagitlarindan kule yapan birinin kulesini bozmaya çalisma hastaligi,
15-cep telefonu ile bagira bagira konusma hastaligi,
16-reklam için duvarlara veya panolara yapistirilan afisleri yirtma hastaligi,
17-tuvalet duvarlarini defter sanma hastaligi,
18-otobüs duraklarina "atesli sevisirim beni ara" yazma hastaligi,
19-trafikte bizi geçen bir araçi mutlaka yakalayip onu geçmeyi ilke sayma hastaligi,
20-sinyal verir vermez serit degistirip, kazaya sebebiyet verdigimizde sinyal verdik görmüyonmu deme hastaligi,
21-ara yollardan ana yola çikacak araca yol vermeme hastaligi,
22-ünlü birini gördügümüzde ona el sallama hastaligi,
23-ünlü birini gördügümüzde onunla fotoraf çektirip çok samimiyiz havasi verme hastaligi,
24-yasamadigimiz bir seyi yasamis gibi anlatip ona kendimizi inandirma hastaligi,
25-otobüs duraga yanastiginda illede ön kapidan inmeye çalisma hastaligi,
26-otobüs koltuklarini yirtma ve üzerlerine acayip acayip yazilar yazma hastaligi,
27-minibüs soföriyseniz begenmeseniz bile mutlaka kral fm dinleme hastaligi,
28-trafikte kirmizi isikta dururken, yesil isik yanar yanmaz tornaya basma hastaligi,
29-trafikte kirmizi isikta dururken burun karistirma hastaligi,
30-kimsenin herhangi bir konu hakkinda bilgisi olmadigini anladigimiz anda o konu hakkinda atip tutma hastaligi,
31-elektrik,su,dogalgaz,vergi,trafik cezasi vb.. faturalari son gününde ödeme hastaligi,
32-kar yagdiginda eve bolca ekmek alma hastaligi,
33-grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine kosup onlari kaçirmaya çalisma hastaligi,
34-evli olanlarin bekarlara sakin ha evlenme demesi hastaligi,
35-ayni filme giden insanlarin filmden çiktiktan sonra filmi birbirlerine anlatmalari hastaligi,
36-18 yasina geldigi gün bara gitme hastaligi,
37-eline silah geçen birinin hemen o silahla saka yapma ihtiyaci duymasi hastaligi,
38-arabayla yolda giderken tanidik birini görünce arabayi sakadan onun üzerine dogru sürme hastaligi,
39-takim elbise giyince elini cebe sokma hastaligi,
40-tuttugu takim galip gelince havaya silah sikma hastaligi,
41-meslek arkadaslarina mesleki sakalar yapma hastaligi


Ne diyelim biz böyleyiz işte.

 

SÖZDE İYİ DE UYGULAMAYA BAKALIM

Bir haber,

" Memura dokunma (03.06.2005, Güneş)

Başbakan Erdoğan sendikal faaliyetlere tam özgürlük için genelge yayınladı. Artık sendikacı memura sürgün, soruşturma yok.

BaŞbakan Recep Tayyip Erdoğan memurun sendikal faaliyetleri ve maaşlarının ödenmesi konusunda genelge yayımladı. Resmi Gazete'de yayımlanan genelgede ise şu istekler bulunuyor:

- Memurlar ve çalışanlar yasalar çerçevesinde sendika kurabilecek ya da kurulan sendikalara üye olabilecek
- Kamu görevlilerinin memuriyet mahalli dışına yapılacak geçici görevlendirmelerinin, bir yılda, toplam 2 ayı geçmemesine özen gösterilecek
- Memuriyete tekrar dönmek isteyenler için durumlarına uygun kadrolar bulunması halinde ataması yapılacak
- Kamu görevlisi hakkında görevden uzaklaştırma tedbiri, soruşturmayı etkiyeceği yönünde güçlü ihtimal bulunursa uygulanacak

SİGARA İÇME ODASI
- Sigara içenlerin sigara içmeleri için ayrı bir bölüm yapılacak

- Eğitimlerde sendikal haklar ve insan hakları konularına yer verilecek
- Çalışanlar sendikada görevli olup açıklama yaparsa hakkında disiplin soruşturması yapılmayacak
- Sendika ve konfederasyonlara yasalar çerçevesinde düzenleyecekleri toplantı ve gösterilerde gerekli kolaylıklar sağlanacak
- Sendikanın ve konfederasyon toplantılarına katılacak, kurul üyelerine hizmetlerini aksatmamak şartıyla toplantı süresince kurumlarınca idari izinli sayılacaklar
- Kadın memurlara hamileliklerinin 26. haftasından itibaren ve doğumdan sonra 1 yıl süresince gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilmeyecek
- Kurum idari kurullarınca, kamu hizmetlerinin teknolojik imkanlardan azami ölçüde yararlanması sağlanacak
- Belediyeler, kendi birimlerinde çalışan kamu görevlilerinin aylıklarının zamanında ödenmesi hususunda gerekli tedbirleri alacaklar"

Uluslararası toplum Türkiye'yi sıkıştırmasıydı acaba bunlar olabilecek miydi?

Acaba yıllarca sağ partiler demokratik değil, demokratik açılımları hiç istemediler diyenler bu olup bitenlere ne diyecek?

Türkiyede bir şeyler oluyor, ama Avrupa'nın dediği gibi.

Uygulamayı görelim beyler

Sözde, yazıda her şey mükemmel olabilir de bir de yaşama bakalaım.

 

BAŞBAKANA DİREK HAT

Bir haber,

"Alo Tayyip hattı kuruldu (Güneş, 03.06.2005)
Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı, 'Alo Başbakanlık'' adıyla yeni bir hizmet başlattı. Vatandaşlar, (312) 449 98 98 nolu telefonu arayarak, talep ve önerilerini iletebilecek. Cevaplar adrese gönderilecek."

Ulaşabilir olmak ne kadar güzel.

Halkın adam yerine konulduğunu bilmesi ne kadar güven veriyor.

Ama umarım inşallah sözde kalmaz, uygulanabilir de.

 

ALTIN MADALYA

Bir haber,

" Tam komedi (Güneş, 03.06.2005)

Düzce'de 39 kez kan verdiği için Kızılay tarafından 'Altın madalya' ile ödüllendirilen Fahri Kılıç, karısına küpe almak için madalyayı bozdurmak istedi. Kuyumcunun 'Bu sahte' cevabıyla şok olan Kılıç, 'Keşke önce söyleselerdi rezil olmazdık' dedi. Kızılay, 'Madalya sembolik' açıklaması yaptı."

İnsanmızın ne kadar saf olduğuna güzel bir örnek.

 

ÇOCUKLARIN POTANSİYELİ

Bir haber,

" Mendilci kızlar balesi! (Güneş, 03.06.2005)

5 yıl öncesine kadar hepsi mendil satıyordu. Şimdi usta balerinlere taş çıkartıyorlar.

DİyarbakIr'da bir rüya gerçek oldu. 5 yıl önce sokakta çalışan çocukları topluma kazandırmak için açılan bale okulu bir anlamda ilk mezunlarını verdi. Çocuklar önceki gün ilk gösterilerini Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nda gerçekleştirdi.

AYAKTA ALKIŞLANDILAR
İzleyenlerin nefeslerini kesen gösteri dakikalarca ayakta alkışlandı. Okul sahibi Zeliha Yılmaz, , bundan sonra gazete başlıklarında, Diyarbakır'da sokakta çalışan çocukları sahnede ve ışıkların altında göreceklerini söyledi.

SAĞTÜRK'TEN DESTEK
Okuldan desteğini esirgemeyen ünlü balet Tan Sağtürk ise, 'Sokakta çalışan çocuklar hayata tutunması gereken birşeyler arıyorlar. Onlara, o yeşil ışığı vermek lazım. Bale de çocuklar için çok güzel ve çok doğru bir çalışmadır'' diye konuştu. (a.a)"

İşte bu ya. Birileri çocuklara sahip çıktıkça ortaya neler çıkıyor.

Çocuklar işlenmemiş bir maden gibidir.

Her çocuk potansiyeli ile doğar. Yeterki onu ortaya çıkaracak atmosferi yaratalım.

 

GÜMRÜK KAPISI DERDİ

Bir haber,

" Dert bitti (Halka ve Olaylara Tercüman, 02.06.2005)

Yaz tatili için gelen gurbetçiler, sınır kapısındaki peron sayısının artırılmasıyla birlikte kuyruk çilesinden kurtuldu

KAPIKULE Sınır Kapısı’ndaki peron sayısının artırılmasıyla birlikte gurbetçiler rahat bir nefes aldı. Edirne Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü İbrahim Halil Ekinci, gurbetçilerin sınır kapılarından sorunsuz geçmeleri için tedbir aldıklarını söyledi.

Ekinci, Kapıkule’de geçen yıl yaşanan gurbetçi kuyruklarının bu yıl olmaması için peron sayılarının artırıldığını belirtti.

BU amaçla Bulgaristan’dan Türkiye’ye giriş noktasındaki peron sayısı 1’den 4’e, Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğü’ndeki peron sayısı da 4’ten 8’e çıkarıldı.

Ekinci, ‘’Günübirlik giriş çıkış yapanlar için ayrı peron oluşturuldu. Gurbetçilerimiz beyan usulüne göre geçiş yapacaklar” dedi. Ayrıca, İpsala Sınır Kapısı’na sezonda memur takviyesi yapılacağı kaydedildi."

İşte bu ya. Kamuoyuna mal olmuş konular, basının da etkisiyle demokratik bir şekilde çözüme kavuşturuluyor.

Bunda daha güzel bir şey var mı?

Bir sorun var, bu kamuoyuna yansıyor.

Kamu da bu olayın üstüne gidiyor, gerekli düzeltmeleri yapıyor ve bir dahaki seferi (inşallah sürekli her seferde) problem yaşanmıyor.

İşte bu.

Ancak bu da yetmez, daha sistemi kurmadan büyük düşünmek, önceden bütün her şeyi dikkate almak en iyisi.

 

DENİZ KIZI

Bir haber,

"Denizkızı yürüyecek (Halka ve Olaylara Tercuman, 02.06.2005)

PERU’DA bacakları yapışık olduğu için ‘’küçük denizkızı’’ olarak adlandırılan Milagros Cerron ameliyat edildi.

İsmi İspanyolca “Mucize’’ anlamına gelen ve doğuştan bacakları uyluk kemiklerinden ayak bileklerine kadar yapışık 13 aylık Cerron’un ameliyatına giren 11 kişilik ekibin lideri doktor Luis Rubio, dün gece yapılan ameliyatın 4 saat sürdüğünü söyledi.

Sadece dizlere kadar yapılması planlanan ameliyat, ameliyatı yapan ekibin beklentilerini aşarak çocuğun bacakları tamamen ayrılırken, Rubio, “Bu, sıradışı cerrahi müdahalede varmamız gereken nihai sonuç’’ dedi. Anne Sara Arauco, “Tanrı kızımın hatırı için beni dikkate aldı’’ dedi.

Rubio’ya göre, Cerron’un, tamamen iyileşmesi, cinsel, sindirim ve diğer organlarının düzelmesi için 15 yıl boyunca operasyon geçirmesi gerekebilir. Cerron’un doğum kusuruna 70 bin doğumda bir rastlanırken, dünyada “denizkızı sendromu’’ olan ve bugün hayatta olduğu bilinen üç kişi bulunuyor. "

Hayatta neler olabilir. Bilim insanlara ne kadar yardımcı oluyor değil mi?

Bilim insanlara, kulağı duymuyorsa duymasını sağlıyor, yürüyemiyorsa yürümesini sğlıyor,konuşamıyorsa konuşmasını, göremiyorsa görebilmesi.

Eski zamanlarda kim bilir insanlar ne kadar ızdıraplar çekiyorlardı.

Artık bilimsel ilerleme insanların yaşamını çok daha kolaylaştırıyor.

Çarşamba, Haziran 01, 2005

 

ARAMADA MEDENİYET

Bir haber,

"Artık geceleri konutlar aranmayacak (Güneş, 02.06.2005)

Ceza Muhakemesi Kanunu'na (CMK) dayanılarak hazırlanan ''Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'' Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni yönetmelikte şu maddeler yer alıyor:
- Yazılı emirle arama yapılabilecek.
- Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın avukat bürolarında arama yapılamayacak.
- Aranan kişinin belge veya kağıtlarını inceleme yetkisi, Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olacak.

UTANMA DUYGUSU
- Üst araması, ''kişinin utanma duygusunu en az ihlal edecek şekilde olacak
- Konutta, yerleşim yerinde önleme araması yapılamayacak.
- Durdurulan kişi üzerinden giysilerinden herhangi birisi çıkarılmayacak
- Yoklama suretiyle kontrol, kişinin cinsiyetinde bulunan görevli tarafından en az sıkıntı verici şekilde yapılacak.
- Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamayacak.
- Konut ve işyerleri gece aranamayacak (aa)"

Artık insana yaraşır bir hukuksal düzenlemenin zamanı çoktan gelmişti.

İnsanlar kendilerine değer verildiğini anladıklarında daha medeni oluyorlar.

İşin başlangıç noktasını bu oluşturuyor.

 

İTFAİYECİYE DAYAK

Bir haber,

" İtfaiyeciye geç kaldın dayağı (Güneş, 02.06.2005)

Yangına müdahale için gelen itfaiye aracında su olmaması vatandaşları çileden çıkardı. Halk, itfaiyecilere saldırdı.

ADANA Şakirpaşa Mahallesi'nde bulunan Yeni Sanayi Sitesi 34. Blok'-taki Halley Boya Kimya Sanayii'nde belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Ardından da sprey boyaların bulunduğu bölümde peş peşe patlamalar oldu. Bunun üzerine itfaiyeye haber verildi. Birkaç dakika sonra da itafiye araçları sirenlerini çala çala geldi.

ARAÇTA SU YOKTU
İTFAİYENİN gelişine sevinen vatandaşlar birkaç saniye sonra şoke oldu: İtfaiye aracında su yoktu. İkinci araç 40 dakika sonra gelebildi. Sinirlenen vatandaşlar, itfaiye ekibine saldırınca arbede çıktı. Bir yandan yangını söndürmeye çalışan itfaiyeciler öte taraftan sopadan kurtulmak için kaçıştı.

FACİA UCUZ ATLATILDI
YANGININ molada çıktığını belirten yetkililer, 'Mesai saati olsaydı insanlar ölebilirdi. Ucuz atlatıldı' dedi. Hafif yaralanan iki kişi ayakta tedavi gördü. İşyeri sahibi Veysel E., 'Yangının çıkış nedenini bilmiyorum. Birden parlama oldu' diye konuştu. Halil BİLEK"

Halk artık yavaş yavaş bir şeylerin değerini anlamaya başlıyor.

Tepki vermeye başladı. Uyanıyor. Bilinçleniyor.

Tabii bazı şeyleri daha demokratik, daha az şiddet ile gerçekleştirmek lazım.

Ancak Türklerin kanında olan gerçeklik de bize özgü.

Zamanla bunun da değişim geçireceği görülecektir.

 

YASALARA UYMAK

Bir haber,

" Çöp cezasına icra tahsilatı. (Güneş, 02.06.2005)

ZEYTİNBURNU Belediyesi, yasağa ramen zamansız çöp çıkaran ve yasal süre içerisinde cezasını ödemeyen işyeri ve konut sahiplerine icra takibi başlattı. İcra memurları, polis eşliğinde önceden ceza kestiği kişilerin adreslerine gelerek tahsil etti. Yasağa aldırmayan bir ev sahibi parasının olmadığını söylemesi üzerine televizyonu haczedildi.Ali OKTAY"

Yasalara uymak herkesin görevidir.

Yasaları beğenmediğimizde yapacağımız işlemler de vardır.

Hiç bir yasa doğa kanunu değildir.

Mutlaka daha iyi bir yaklaşım geldiğinde değişir.

Ancak, toplumda haklarımız olduğu kadar ödevlerimizin de olduğunun bilincine varmalıyız.

Yasaları kaale almalıyız.

Devlet gücünü göstermelidir her zaman.

 

DIŞAVURMAK

Bir haber

"Tarlasına babasının heykelini dikti. (Güneş, 02.06.2005)

YOZGATLI Aslan Başpınar ölen babasının heykelini tarlalarına dikti. Anne Nadide, oğlunun heykel konusunda eğitim almadığını belirterek, ''Küçük yaştan beri çamurdan heykeller yapardı. Babası Veli Başpınar ölünce, heykelini yapıp, buraya dikti'' dedi. (iha)"

İnsanın aklına bir şey düşmeye görsün, bir gün geliyor ve o mutlaka gerçekleşiyor.

Bunu engellemek mümkün olmuyor.

Düşünce kendisini gösteriyor, kendisini dışa vuruyor.

This page is powered by Blogger. Isn't yours?