Salı, Mayıs 24, 2005
Gelecek 10 Yıl
Bir haber,
"Devlet Bakanı Ali Babacan, bu yılki enflasyon hedefinin yüzde 8,8, gelecek yıl yüzde 5, bir sonraki yıl ise yüzde 4 olduğunu bildirdi. (Tercüman, 24.05.2005)
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Ekonomik İşler ve Kalkınma Komisyonu ile Turizm Alt Komisyonu toplantılarına katılacak olan delegasyona akşam yemeği veren Devlet Bakanı Ali Babacan, son üç yıldır Türkiye’nin “sessiz bir devrim’’ dönemi geçirdiğini söyledi.
Babacan, “2006 yılında ilk defa Maastricht Kriterleri’ni yakalamış olacağız” dedi.
Canlı ekonomi
Türk ekonomisinin çok canlı olduğunu dile getiren Babacan, turist sayısının ve gelirinin arttığını, bu yıl 20 milyon turistin Türkiye’ye geleceğini ifade etti. Yabancı sermaye yatırımında büyük artış olduğuna da dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti: “Türkiye’de çok önemli değişiklikler oluyor. 2 yılda 3 bin yatırımcı Türkiye’de yatırım yaptı. Yatırımcılara ciddi kolaylıklar sağladık. Bütün bunlara rağmen Türk ekonomisinin istikrara ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz.
Bugünkü Türkiye’yi değil, 10 yıl sonraki Türkiye’yi düşünelim.
Türkiye 10 yıl sonra borcu olmayan bir ülke olacak.
Avrupa’da ekonomi yıllık yüzde 2-3 büyürken, Türkiye’nin kalkınma hızı yüzde 5-7 arasında olacak.
Bu nedenle Türkiye, AB’nin lokomotifi haline gelecek ülke olabilir. Türkiye’nin AB içindeki yeri bir daha tartışılmamalı.’’
Artık 10 yıl sonrasını görebilecek perspektifleri yakalayan politikacılara ihtiyaç var.
İleriye yönelik politikalar geliştiren yöneticiler artık toplumlara heyacan ve yön veriyorlar.
Gerçekten 2003 yılı seçimini düşünüyorum da insanlar ne kadar karamsar, ne kadar umutsuz gözüküyorlardı. Ancak AKP halka umut aşılamayı, mevcut durumlardan heyecan yaratmayı ve topluma güven vermeyi başardı. Bunun en güzel örneği atıl duran iş makinalarını bir havuzda toplayarak duble yol yapımlarında kullanmaları verilebilir.
Yine ekonomi ve maliye ayağında işi sıkı tuttular, bunun sonucunda ekonomi alanında peş peşe rekorlar kırıldı.
Enflasyon %10'un altına indi. Paradan 6 sıfır atıldı. Dolar-Euro pek fazla kımıldayamadı. Emlak fiyatları arttı. Ekonomi yön değiştirdi adeta.
Bu halka da yansımaya başladı. Fiyatların fazla artmaması alım gücünü artırdı. Beyaz eşya, otomobil fiyatları bile düşmeye başladı. Bankalar faiz indirimine gittiler. Uzun dönemli konut ve taşıt kredileri verildi.
Bir Uzanlar konusunu vardı. Kimse dokunamıyordu. AKP bu konuya bütün cesaretiyle gitti. Uzanları bitirdi. Toplum aydınlandı.
Avupa Birliği'nden müzakere tarihi alındı. Başbakan Erdoğan ve Başbakan Yadımcı Gül öyle bir performans gösterdiler ki cumhuriyet tarihinde en çok dışarı çıkan kişleri oldular.
Toplu konut atağı yapıldı. Bugüne kadar yapılan toplu konutlardan daha fazla toplu konut yapımı için çalışmalar başlatıldı.
Bütün bunlar bile şu andaki iktadarın halk nezdinde tekrar çok rahat bir şekilde iktidara gelebileceğini gösteriyor. Bu iktidara alternatif çıkabilecek bir yapı henüz gözükmüyor.
AKP'nin en zayıf halkasını ise dinsel çıkışlar oluşturuyor. Bu konuda fazla da ses çıkaramıyorlar. Çıkarmadıkları sürecede iktidarlarının süreceğini biliyorlar.
Toplumu germenin hiç bir yarar getirmediğini çok iyi anladılar.
"Devlet Bakanı Ali Babacan, bu yılki enflasyon hedefinin yüzde 8,8, gelecek yıl yüzde 5, bir sonraki yıl ise yüzde 4 olduğunu bildirdi. (Tercüman, 24.05.2005)
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Ekonomik İşler ve Kalkınma Komisyonu ile Turizm Alt Komisyonu toplantılarına katılacak olan delegasyona akşam yemeği veren Devlet Bakanı Ali Babacan, son üç yıldır Türkiye’nin “sessiz bir devrim’’ dönemi geçirdiğini söyledi.
Babacan, “2006 yılında ilk defa Maastricht Kriterleri’ni yakalamış olacağız” dedi.
Canlı ekonomi
Türk ekonomisinin çok canlı olduğunu dile getiren Babacan, turist sayısının ve gelirinin arttığını, bu yıl 20 milyon turistin Türkiye’ye geleceğini ifade etti. Yabancı sermaye yatırımında büyük artış olduğuna da dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti: “Türkiye’de çok önemli değişiklikler oluyor. 2 yılda 3 bin yatırımcı Türkiye’de yatırım yaptı. Yatırımcılara ciddi kolaylıklar sağladık. Bütün bunlara rağmen Türk ekonomisinin istikrara ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz.
Bugünkü Türkiye’yi değil, 10 yıl sonraki Türkiye’yi düşünelim.
Türkiye 10 yıl sonra borcu olmayan bir ülke olacak.
Avrupa’da ekonomi yıllık yüzde 2-3 büyürken, Türkiye’nin kalkınma hızı yüzde 5-7 arasında olacak.
Bu nedenle Türkiye, AB’nin lokomotifi haline gelecek ülke olabilir. Türkiye’nin AB içindeki yeri bir daha tartışılmamalı.’’
Artık 10 yıl sonrasını görebilecek perspektifleri yakalayan politikacılara ihtiyaç var.
İleriye yönelik politikalar geliştiren yöneticiler artık toplumlara heyacan ve yön veriyorlar.
Gerçekten 2003 yılı seçimini düşünüyorum da insanlar ne kadar karamsar, ne kadar umutsuz gözüküyorlardı. Ancak AKP halka umut aşılamayı, mevcut durumlardan heyecan yaratmayı ve topluma güven vermeyi başardı. Bunun en güzel örneği atıl duran iş makinalarını bir havuzda toplayarak duble yol yapımlarında kullanmaları verilebilir.
Yine ekonomi ve maliye ayağında işi sıkı tuttular, bunun sonucunda ekonomi alanında peş peşe rekorlar kırıldı.
Enflasyon %10'un altına indi. Paradan 6 sıfır atıldı. Dolar-Euro pek fazla kımıldayamadı. Emlak fiyatları arttı. Ekonomi yön değiştirdi adeta.
Bu halka da yansımaya başladı. Fiyatların fazla artmaması alım gücünü artırdı. Beyaz eşya, otomobil fiyatları bile düşmeye başladı. Bankalar faiz indirimine gittiler. Uzun dönemli konut ve taşıt kredileri verildi.
Bir Uzanlar konusunu vardı. Kimse dokunamıyordu. AKP bu konuya bütün cesaretiyle gitti. Uzanları bitirdi. Toplum aydınlandı.
Avupa Birliği'nden müzakere tarihi alındı. Başbakan Erdoğan ve Başbakan Yadımcı Gül öyle bir performans gösterdiler ki cumhuriyet tarihinde en çok dışarı çıkan kişleri oldular.
Toplu konut atağı yapıldı. Bugüne kadar yapılan toplu konutlardan daha fazla toplu konut yapımı için çalışmalar başlatıldı.
Bütün bunlar bile şu andaki iktadarın halk nezdinde tekrar çok rahat bir şekilde iktidara gelebileceğini gösteriyor. Bu iktidara alternatif çıkabilecek bir yapı henüz gözükmüyor.
AKP'nin en zayıf halkasını ise dinsel çıkışlar oluşturuyor. Bu konuda fazla da ses çıkaramıyorlar. Çıkarmadıkları sürecede iktidarlarının süreceğini biliyorlar.
Toplumu germenin hiç bir yarar getirmediğini çok iyi anladılar.